15 Şubat 2014 Cumartesi

pedofili, oryantalizm, feminizm

uzun zamandır elim varmadı buraya yazmaya. satı öldüğünden beri yani. ama ezgi (sarıtaş) birikime varolan çocuk gelin-pedofili tartışmasını toparlayan güzel bir yazı yazmış. ben de bu tartışmanın gördüğüm kadarında eksik kalan bir şeyi eklemek istedim...

konu çuvaldızı kendimize batırmakla ilgili. bu satı'yla da çok konuştuğumuz bişeydi. feministlerin en çok eleştirdiği şeylerin sadece kendi sınıflarında değil kendi hayatlarında da gerçekleşiyor olması ama bunun pek mevzu olmaması meselesi. kelin ilacı olsa başına sürerdi, demek feministler bu işi çözememiş, demek bir şey bilmiyorlar denebilmesi ihtimalinden midir nedir... halbuki bu tür bir kırılganlığın feministleri azaltan değil çoğaltan birşey olduğu da söylenebilir pek alâ. bir de tabii, projecilik işlerini bilmem de, ilaç satanlardan farklı olarak feministlerin çoğu çözüm satıyor da değiller. satı'yla konuştuğumuz şeylerden biri genç yaşta özgürce bir ilişki yaşamanın da çocuk gelinlikle aynı kapıya çıkabiliyor olduğuydu mesela. geçen defne suman da yazmıştı pek güzel. orada da sözü edilen, belki daha basit görünen bir boyutu da evişleri, işbölümü. bu blogda da yazdım... bir kuşak feministin çözümü evlenmemek, çocuk doğurmamaktı. bunlarla kafa göz yara yara cebelleşenler de oldu tabi her zaman... yarmayarak da.

neyse, bu az çetrefilli değilmiş gibi pedofili konusu daha da çetrefilli. üstelik bağlantısız da değil. küçük yaşta evlenmek, özellikle de yaş farkı bulunan biriyle evlenmek demek pek çok işi yapa yapa, ses çıkaramadan büyümek demek, pek çok kadının böyle büyümesi kadın işinin buna göre tanımlanması demek vs. aynı zamanda. yani daha önce zikrettiğim yazılarda tartışılan temel meselelerden birisi olan toplumsallık başka pek çok seye de bağlıyor meseleyi.

yalnız bu toplumsallık kurgusunda kendimizi hiç katmadan da yazabileceğimiz yanılsaması var gibi geliyor bana. ne de olsa çocuk gelin değiliz, kendi hikayelerimizin konuyla bağlantısı yok, olaylar uzak coğrafyalarda geçiyor... bu uzaklık meselesi tartışılmamış değil elbette, dicle koğacıoğlu, nükhet sirman çocuk-gelin müessesesinin de içinde yer aldığı namus meselesi ile ilgili bunu gayet de güzel ifade ettiler, ediyorlar. (mesela doğu'da namus cinayet olan şeyin batı'da aşk cinayeti adını alması meselesi)

ama ben bu tartışmada yine bu vurgunun eksikliğini hissettim. mesela en basitinden sanki süper süper modeller de 12-14, hatta 10 yaşında modelliğe başlamıyor, modellik yapabildikleri sürece bu görüntülerine sadık kalmaları beklenmiyor, ve onlarla beraber markalı dükkanlardan alışveriş ed-ebil-en tüm dünya ve feministler de o bedenlere girebilmek için rejim yapmıyorlarmış, başka gerçek alternatifler varmış, ve bunun konuyla ne alakası varmış gibi mesela... geçenlerde 5harflilerde kate mossun mesleğe yeni başladığındaki genç ve yukarıda değindiğim kadın-işinin tanımlanması sürecine çok benzeyen kadın-vücudunun tanımlanması süreçlerine ışık tutan bir tercüme vardı misal. pedofilide süper model eşiği türü bir konu saptırma gibi de düşünülebilir bu tabii ama bana sorarsanız içinde boğulduğumuz şey için başkalarına acımak feminizme göre değil -çok yapsa da, en azından tartıştığı ve zaman zaman da sıyrılabildiği birşey. en azından kürt olup kürtlerin yabancılaştırılmasına kıllanmak ya da feminist olup ataerkinin hiçbir zaman sadece bir eğitimsizlik sorunu olmadığını bilmek ihtimal dahilinde (bu tartışma içinde olayın ataerki boyutunu bu şekliyle vurgulayan bir yazı, inanmayacaksınız ama yine 5harflilerde nimet alıcının yazısıydı).

bu kendi durumumuza bakmadan başkalarınınkini mesele etme problemini yakın zamanda en iyi şu fransız yapımı erkekler-kadın olsa majorité opprimée viralinde gördük. burda adam kısa film boyunca bir bebek arabasını sürürken türlü tacizlerle karşılaşıyor, ama sanki bunları yaşayan kendisi değilmiş gibi kreşteki başörtülü adama ay çok eziliyosun falan diye laf ediyodu. bu durumun komedisi gibi de anlaşılabilirdi film, bu durumun normalleştiricisi gibi de. ikincisi gibi anlayan iki yazı gördüm, zaten onu taciz edenler de afrika kökenli falan olunca birinci türlüsü pek akla gelmiyor.

şimdi tabii evlenmekle modellik yapıp çok paralar kazanmak ya da arasındaki durumlar, mesela özgürce bir ilişki yaşamak vs aynı şey mi diyenler olacak, haklılar da, değil, ama çocuk gelinliğin her hali de değil, diyelim 14 yaşında bir kız kendi seçtiği ve istediği 16 yaşında bir oğlanla evlendiğinde aynı çocuk gelin kategorisinde mi tartışacağız sorusu da var. kız kategorisinin belirsizliği zaten üzerinde tartışmak zor olan cinselliği konuşmayı iyice zor hale getiriyor. ama biz kendimizi ezilmişliklerden azade, problemleri de başkalarının görmedikçe bunun bile içinden çıkılır bence.